İtalya’da her sonbahar menülere farklı bir heyecan ve hareket
geliyor. Trüf mantarının dayanılmaz cazibesi her yıl Ekim ve ocak ayları
arasında gastronomi tutkunlarını kendine çekiyor. Bu aylar arasında dünyanın
birçok yerinden şef ve gurme Alba’ya akın ediyor.
Trüf mantarı sadece toprak altında yetişiyor ve insan
burnuyla kokusunun hissedilip çıkarılmasının imkansızlığı bu mantarın değerinin
kat be kat artmasına neden oluyor. Ama gelin görün ki insan burnunun
yapamadığını köpeklerin burnu kolaylıkla yapabiliyor. Hal böyle olunca da
sadece bu iş için özel olarak eğitilen köpekler bu işin kompetanları olup
çıkıyor. Her biri bir Porsche değerindeki bu köpekler deneyimli sahipleri tarafından
eğitiliyor. Alba’daki üniversitede bir Köpek Eğitim Fakültesi bile mevcut…
Trüfün en değerli cinsi beyaz trüf. Toprağın yaklaşık 15 cm
altında bulunan beyaz trüf sadece Alba’da resmi makamlar tarafından verilen
özel izin belgesine sahip avcılar tarafından toplanabiliyor.
Mantar krallığının en tepesinde yer alan trüf ailesi, deyim
yerindeyse kendi içinde oldukça hiyerarşik bir yapıya sahip. Trüf krallığının
başında da şüphesiz beyaz trüf bulunuyor. Bu nedenle de dünyanın en
pahalı gıda maddesi olma özelliğini bu yiyecek elinde bulunduruyor. Beyaz trüf
siyaha göre yaklaşık 10 kat daha pahalı. Alba’daki trüf marketlerinde
büyüklüğüne göre tek bir parçanın 1000 euro’nun üstüne çıktığı oluyor. Beyaz
trüf aslında ya tutkudur ya da nefret. Başka bir deyişle yeryüzünün bu en
pahalı gıda malzemesini ya seversiniz ya da ondan nefret edersiniz. Toprak,
sarımsak ve kerevizin garip ve bir o kadar da farklı aromatik dengesi var beyaz
trüfte.
Bu mantar tüketilirken fazla abartıdan hoşlanmıyor. Beyaz
trüf yemek istiyorsanız en basiti en iyisidir. Mantarın yoğun aroması nedeniyle
mümkün olduğunca nötr ve baskın olmayan lezzetlerle bir arada tüketilmesi
uygun. Eşsiz ve farklı lezzetlerin açığa çıkması için küçük bir rende darbesi
yeterli. Bu altın darbe tüm aromayı açığa çıkarıyor. Beyaz trüf kesinlikle
pişirilmiyor. Olduğu gibi tüketilmesi makbul. Topraktan çıkarılınca da kesinlikle
suyla temas ettirilmiyor. Üzerindeki topraktan kurtulmak için fırçalamak
yeterli.
Bu mantarı anavatanı Piyemonte bölgesinde sahanda kırılmış
taze çiftlik yumurtası üzerinde tüketmek en yaygın alışkanlık fakat o bölgede
ünlü bol yumurta ile yapılmış saç teli inceliğindeki ‘Tajarin’ isimli
makarnayla da yenmesi uygun.
"Tajarin al burro fuso con tartufo bianco d' Alba"
Trüf bugün ne kadar değerliyse geçmişte de bir o kadar
değerliymiş. Kökü ve sapı olmayan bu sebze Antik Roma ve Yunan soyluları
tarafından da baş tacı edilmiş. Hatta Romalı gurmeler bu mantar türüne o kadar
değer vermişler ki hizmetkârlarına bile teslim etmeden kendileri pişirirlermiş.
Antik Yunan döneminde bu egzotik sebzenin yıldırım düşen topraklarda
yetiştiğine inanılırmış. Ta ki 1851 yılında mantar bilimci Edmond Tulasne
trüfün ağaç kökleri arasındaki liflerle yakın bağlantılı olduğunu keşfedene
kadar…
Trüf ormanlarda kayın, meşe, fındık ve huş ağaçlarının
köklerinde yetişiyor. Ama tabi ki sadece arasında yetiştiği ağaç köklerinin
uygunluğu yeterli değil. Aynı zamanda uygun iklim koşulları da şart. Doğru kimyasal
ve nem dengesinin oluşması gerekiyor. Hal böyle olunca bütün bu koşullara dünya
üzerinde çok kısıtlı topraklar imkan sağlayabiliyor. Alba o nedenle İtalya’nın ve
hatta dünyanın gastronomik anlamda en değerli noktalarından biri. Piyemonte
bölgesinde Torino’ya 1 saat uzaklıktaki çikolata kokulu bu güzel kasaba yeme
içme tutkunlarının en birincil adreslerinden biri. Kasabanın bir diğer özelliği
İtalya’nın en büyük çikolata üreticisi Nutella’ya hayat veren Ferrero Rocher’in fabrikasının bu kasabanın
girişinde olması. Alba’yı benim için değerli kılan diğer bir özellik de
İtalya’nın en başarılı pasta şeflerinden Luca Montersino’nun birbirinden
lezzetli ürünlerini sergilediği butik pastanesi ‘Golosi di Salute’nin de bu
güzel kasabada olması…
İtalya’ya yolunuz düşerse Alba’yı kesinlikle es geçmemenizi
tavsiye ederim…
Aşçılık okulu için İtalya'da kaldığım sürede sınıfça katıldığımız trüf avı videosu için tıklayın...